Gördükleriniz kabus değil
Gözlerinizi kapatıp kısa bir süreliğine şu anlatacaklarımı hayal edin…
Sokaklarda polis otomobilleri, minibüsleri vızır vızır dolaşıyor… Polisler kapı kapı evlere, apartmanlara dağılıyor. Çığlıklar, feryatlar içerisinde erkek kadın yüzbinlerce insan bilinmeyen zindanlara, toplama kamplarına götürülüyor. Akıbetlerini kimse bilmiyor.
Holdingler, fabrikalar, işyerleri basılıyor. Bankalardaki hesaplara el konuluyor. Çöken ekonomi bu şekilde ayakta tutulmaya çalışılıyor. Memur maaşları böyle ödeniyor. Olağanüstü hal kanunlarıyla bütün muhalif siyasi partiler kapatılıyor. Parti başkanları, milletvekilleri tek kişilik hücrelere atılıyor.
Dünya siyaseti ve medyası daha önce bu olayların yaşandığı farklı ülkeler için hangi tepkileri verdiyse yine aynı tepkiyi veriyor. Kınıyor, endişe ediyor, kaygı verici buluyor, yönetimi kanunlar çerçevesinde hareket etmeye davet ediyor. Daha ne yapsın?
Ekranlarda komedi filmleri, aşk dizileri, yılışık sunucular; bütün haberlerde ülkenin önlenemeyen büyümesinin anlatıldığı hikayeler, ne kadar ulu, yüce bir devlet başkanımız olduğunu anlatan tetikçi garip tipler konuşuyor.
Adeta kendinden geçmiş insanlar robot gibi evden işe, işten eve gidip geliyor. Ağzını açıp “yeter” demeye cür’et edenler hemen yanındakiler tarafından susturuluyor. Daha da olmazsa zaptiyelere ihbar edilip ortadan kaldırılması sağlanıyor.
Bu böyle devam edip gidiyor…
“Yok artık bu bir kabus olmalı ya da senaryosu çok kötü bir korku filmi” diyorsanız, size günaydın derim. Bakın kesinlikle abartmıyorum. Bu anlattıklarımın hepsinin adım adım yapılacağından şüpheniz olmasın. Hala kanun, hukuk falan var zannediyorsanız geçmiş olsun. O dediklerinizden artık kalmadı.
Bu yazdıklarım Hitler Almanya’sında aynen ve fazlasıyla yaşandı, Saddam’ın Irak’ında yaşandı, Kaddafi Libya’sında
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

