Benim eşim hain değil
Oldum olası, devlet memurlarının çekilmeyen afra tafrasından dolayı mümkün olduğunca devletle olan işlerimi internet ortamında yapmaya çalışıyorum. Ama neylersin ki gitmek zorunda olduğumuz zamanlarda da bir ton stresi yüklenip çıkıyoruz.
Yaz günlerinin getirdiği bunaltıcı sıcaklarla birlikte bir de, bazen memurların tembelliği bazen işgüzarlıkları bazen de keyfi uygulamalarla resmî işlerinin halledilmemesi insanları canından bezdiriyor.
Yer Anadolu'nun küçük bir ilçesinde kaymakamlığa bağlı sosyal yardım kurumu. Cümleyi şöyle kurmak isterdim. “Yer Anadolu'nun küçük ve şirin bir ilçesi” ama neylersin ki artık Anadolu'nun güzel ve şirin hiç bir yeri kalmadı maalesef.
Devrin zaliminin taraftarları bile akibetlerinden endişeli. Onlar dahi bir sahte ihbarla her an hain ilan edilebilir. İşinden, aşından, hürriyetinden, hatta malından mülkünden edilebilir.
Hizmet Hareketinin semt-i muhitine hiç uğramamış, hatta Hizmet Hareketinden hiç hazzetmeyen, ayık gezdiği günlerin sayısı belli olan eski kocasını “Paralel yapının gölge sorumlusu” diye ihbar eden eski eş mi ararsınız. Nişandan döndüğü için gururuna yediremeyip masum kızcağızı yine aynı sebepten ihbar edip devlet memurluğundan ihraç ettiren psikopatları mı ararsınız. Ne mutlu bir ülke değil mi(!)
Sanmayın ki bu söylediklerim zan ve rivayet. Bizzat yaşayıp gördüklerimden bir tanesini sizinle paylaşacağım.
Üç dört yaşlarında bir kız çocuğu. Annesi; sonradan öğrendiğime göre yeşil kart almak için, göğüs hizası boyundaki masanın ardındaki memure hanıma ezile büzüle bir şeyler anlatırken, o da annesinin bacağına sıkı sıkı sarılıp, sağ başparmağı ağzında; emiyor mu çiğniyor mu belli olmayan bir uğraşla meşgulken bir taraftan da endişeli gözlerle etrafını süzüyor.&nb
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

