Sessiz Devrim

İktidar ve güç nesnel olduğu kadar psikolojik bir olgudur. Birey ve toplulukların zihinlerinde yaşar biraz da iktidarlar. Psikolojik bir fenomen olarak kitleler gücün yanında durmayı yeğlerler. Zihinlerdeki otorite figürü değişince iktidar da değişir. Kitle ruhu belirsizlikleri efsaneleştirme eğilimindedir. Bazen güç ve kontrol psikolojik olarak bir yerde toplanır. Kontrolü elinde tutan otorite bir sinema yönetmeni gibi oyunu yönetir ta ki bir oyuncu kendisine verilen rolü reddedene kadar. Askeri vesayetin kitleler üzerindeki psikolojik baskısı gerçekte 27 Nisan muhtırası karşısında hükümetin dik durmasıyla yerle bir olmuştur. Psikolojik eşik işte o zaman aşılmıştır, sonraki olanlar onun devamıdır. 

Modern zamanda dünya ilk defa bu topraklarda, bir darbe türüyle karşılaştı 28 Şubat sürecinde. Dünyada askeri darbeler olmuştur, ancak psikolojik harekât şeklindeki postmodern darbe sanırım ilk kez bu topraklarda oldu. Darbe adı üstünde darp etmektir yani şiddet uygulamak. Post modern darbenin özelliği fiziksel değil psikolojik bir darbe olmasıdır. Psikolojinin ilgi alanıma girmesinin nedeni; ‘darp’ın kitle psikolojisine yönelik olması ve darp etme yönteminde psikolojik araçların kullanılmasıdır.

O yüzden “Postmodern Darbe” aslında “Psikopolitik Darbe” olarak adlandırılabilir. Kitle psikolojisini hedef alan bu darbede tankların yerini gazete manşetleri, köşe yazıları ve televizyon yayınları almıştır. Zira kitle psikolojisini yönlendirmenin en önemli aracı medyadır. 

Darbeyi devrim ile karıştırmamak lazımdır. Devrim adı üstünde halkın muktedirleri devirmesidir. Darbe ise her zaman gücü elinde bulunduranın yaptığı bir şeydir. Zira ister fiziksel ister psikolojik olsun darp eden güçlüdür. Darbe ile devrimin bir farkı da şudur;  devrim iktidarı ele geçirmek için yapılır. Darbe ise ‘iktidar veya vesayeti’ bırakmamak için(açık ya da gizli)muktedirler tarafından yapılır. 
<

YAZARIN SON YAZILARI

EN ÇOK OKUNAN HABERLER