Mü’minin olaylar karşısındaki tavrı
MÜ’MİNİN OLAYLAR KARŞISINDAKİ TAVRI: TAKDİRE RIZA, TESLİMİYET, TEVEKKÜL VE SABIR
İnsan, yaşadığı hayatın, çevrenin alışkanlıkları ve öğretileri gereği hep tekdüze, standart bir hayat arzular, bekler. Hâlbuki insan kâinata, eşya ve hadiselere göz attığında fark edecek ki kâinatta hiçbir şey tekdüze değildir. Cereyan eden hadiseler bazen durağan gibi gözükse de çoğu zaman inişli-çıkışlıdır.
İnsanın anne karnındaki gelişimine ve doğumundan sonraki dönemlerine baktığımızda; bu sürecin doğma, bebeklik, çocukluk, gençlik, orta yaşlılık ve yaşlılık olarak seyrettiğini görürüz. Başlangıçta bir büyüme ve gelişmenin olduğu, bu büyüme ve gelişmenin inişsiz-çıkışsız tekdüze devam ettiği görülür. Sonrasında ise belli bir yaştan itibaren insanın bedenen inişe geçtiği müşahede edilir. Her yaşın ve dönemin kendine göre güzellikleri olduğu gibi zahiren çirkin gözüken zorlukları da vardır. İnsan ise hep genç olmak, genç kalmak ister fakat bu istek, insanın yaradılışına ve hayatın doğal akışına aykırıdır. Çünkü bebeklik ve çocukluğu yaşayıp tatmadan olgun ve genç olmanın hikmeti kavranamaz. Yaşlanmadan ya da yaşlıların hâlini görmeden de gençliğin canlılığı, dinamikliği ve daha bir çok hikmeti fark edilemez, anlaşılamaz.
Kâinatta cereyan eden hadiselerde de durum pek farklı değildir. İnsan kendi ömründe hep gençliği istediği gibi yaşadığı yıllarda da hep baharı ister; kışı, soğuğu ya da aşırı sıcağı istemez. Oysa baharın güzelliği, kış mevsimini hakkalyakîn görmek, yaşamak ve bilmekle mümkündür. Her şey zıddıyla bilindiğinden baharın fevkalâde güzelliğinin, yeryüzünün binbir çeşit çiçeklerle, ağaçlarla, otlarla rengârenk oluşunun, tüm canlılardaki cıvıl cıvıl hareketlerin, böylece yeryüzünde sanki yeni bir dirilişin, yeni bir hayatın doğuşunun ve sayısız nimetlerin bize taptaze, farklı şekil, renk, desen, tad ve kokularda sunulmasının ne büyük bir ihsan, ne kıyme
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

