Şiir...

Safvet Senih
Yayınlanma Çarşamba, Aralık 3 2025
Mehmet Yıldız arkadaşımız, hapishanede yazıya döktüğü derin hissiyatını toplayıp “ŞİİR - GÖRÜLMÜŞTÜR – Sevdaya, vuslata, inanca dair” diye kapak yazılarıyla neşretti. Harun Tokak Hocamız da ona bir takdim yazdı. Bu değerli takdimi sizlere arz ediyoruz:
Çocukluğumda ağabeyimle
harman yerinde yatardık. Buğday saplarından yatak yapar, sonra da onların
üzerine sırt üstü uzanırdık. Serin yaz gecelerinde, yıldızlarla hasbihâlin hazzı doyumsuz olurdu.
Yıldızlarla söyleşirdik
geceleri. Hayaller kurardık. Yıldızlarla konuştuğum o geceleri çok özledim. En
çok da Kutup Yıldız'ı ile Çoban Yıldızı’nı…
Çoban Yıldızı’nın ışığı
diğer yıldızlara göre daha parlak olurdu. Nedense bana hep ışıktan dudakları
ile gülümsüyor gibi gelirdi. Çoban Yıldızı tıpkı, yüzü gülerken içi kan ağlayan insanlar gibidir.
Yüzeyinde yaşanan ışık
şöleni ile çobanların gönlüne sımsıcak ilhamlar verirken şiddetli asit
yağmurları ile yüreği bîtab düşen bir yıldızdır. Bu özelliğinden midir
bilemiyorum ama Çoban Yıldızı, tarih boyunca pek çok milletler ve dinler tarafından kutsal
kabul edilmiş; sanatta,
mimaride, taş ve tahta oymacılığında hatta mühürlerde motif olarak
kullanılmıştır. Hazreti Süleyman’ın (a.s.) mührünün de Çoban Yıldızı motifli olduğu
söyleniyor.
Sonraları şehirlerin beton blokları pek izin vermez oldu yıldızlarla söyleşilere. Köydeki o rüya gibi günler geride kaldı. Yıldızlar çekip gitti sanki.
İzmir’de üniversitede
okurken kendimi yıldızlar topluluğu içinde buldum. Üstelik nice zamandır görmediğim Kutup Yıldızı da
oradaydı. İzmir sokakları geceleri yıldızların şehrayinine sahne olurdu.
Sanki gökteki yıldızlar yere
inmişti.
O yıldızlardan biri de elinizdeki kitabın şairi/yazarı Mehmet Yıldız kardeşimdi. Nedense o benim nazarımda hep bir Çoban
Yıldızı gibidir. Yüzü bir tebessüm harmanı gibi gülerken yüreği asit
yağmurlarından bitap düşen bir Çoban Yıldızı gibi.
Gündüz gün

