Bir Hatıra

Ekim ayının ilk yarısı 2012… Yani çok değil bundan yaklaşık 1,5 sene önce.. 28 Şubat’a bizim gibi ‘yeşil gazeteci’ olarak fişlenenlerin de içinde bulunduğu bir grup meslektaşım ile Hocaefendi’nin misafiriyiz. Rahatsızlığına rağmen görüşme için odasına girdiğimizde bütün nezaketi ile bizleri karşıladı. Çektiği sıkıntıları saklamaya çalışsa da yüzündeki tebessümünün ardında belli oluyordu. Selamlaşma faslının ardından söze ilk başlayan şu anda Hizmet Hareketi’ne zehir kusan bir gazetenin yöneticisi oldu.. “Hocam” dedi sakin ses tonuyla “Sizin için Hıristiyanları bile cennete koyuyor diyorlar. Ben de latife olarak diyorum ki ‘Cennet çok büyük, başkaları girince kimsenin yeri daralmaz.’ Bu konuyu anlayamayanlar var” dedi. Bu soru üzerine zihnim 1980’lere gitti. Daha ortaokul 3. sınıf öğrencisiyim. Hocaefendi’nin bir sohbetini dinliyorum. Hocaefendi kendine yöneltilen bir soruyu okuduktan sonra “Bu soruya önceden birkaç defa cevap vermiştim. Ama siz bana ‘Saçımızı nasıl tarayacağız?’ diye sorsanız ben onu yine cevaplarım” diyordu. Hocaefendi bu soruyla ilgili de aynı kanaatte olsa gerek daha önce defalarca izah etmesine rağmen konuya açıklık getirme ihtiyacı hissetti. Bu ve benzeri sorulara verilen cevaplar bulunanları ikna etmişe benziyordu. Çünkü kimseden aykırı bir ses çıkmadı. Şimdi o görüşmede bulunup ve randevuyu ayarlayanlara teşekkür edenlerden bazıları ellerinde bulundurdukları medya aracılığı ile yalın kılıç Hocaefendi’ye hücum ediyorlar. Hocaefendi’yi de üzen bu vefasızlık olsa gerek. “Papa ile yapılan görüşmelerde ezan okunmuş ama ‘Eşhedü enne Muhammeder-resülullah’ denmemiş” iftirası, “Humeyni gibi dönecek” yaftası, “Hristiyan oldu” safsatası, “en mahremimize kadar bizi takip ediyorlar” paranoyasını bir sakız gibi ağızlarında çiğneyip masum insanları kandırma girişimleri var. Bu akıl almaz iftiralar medyanızda yer aldığı gibi tarih sayfalarına da kaydediliyor. İnancını muhafaza edenler için hatırlatayım: Kiramen Katibin melekleri de kaydediyor. Siz sustuğunuzda Mahkeme-i Kübr