Bizi ümitlerimizden vurdular

“Onlar, Allah'ın nûrunu ağızlarıyla üfleyerek söndürmek isterler. Fakat kâfirlerin hoşuna gitmese de, Allah nûrunu tamamlayacaktır.” (Saff-8)

Bu bir ayet meali… Müslüman’ım diyen herkesi heyecanlandıran, dünya yıkılsa ye’ise düşmekten alıkoyan, yüreğimize devasa bir ümit tomurcuğu yerleştiren bir müjde. Allah’ın vaadi olması hasebiyle de, aksine ihtimal vermeyi bile yasaklayan bir müjde.  
Öyleyse söylenecek tek bir şey var. Amenna ve Saddakna… İnandık ve tasdik ettik ki Allah nurunu, bu müjdeye layık bir kavimle tamamlayacak, Efendiler Efendisi’ni temsil kabiliyetine sahip o millet de dünyaya İslam’ın huzur iklimini, Rahmet 

Peygamberi’nin de ismini ve sünnetini taşıyacak. 

İstanbul’u fethederek daha once de Efendimiz’in övgüsüne mazhar olmuş bir millet olarak, bu müjdeye de talip olmak boş bir ümit olmasa gerek. 

İşte Fethullah Gülen Hocaefendi, eli kolu bağlı bir şekilde o kavmi beklemektense, ecdadından aldığı tecrübe, Kur’an’dan ve sünnetten aldığı terbiye ile, bu milleti o kavim olmaya inandırdı. Beklenen kavim gibi dosdoğru olmayı öğütledi, yolunu öğretti. Rehber olarak da hep kaynağı işaret etti, “Kur’an ne emrediyorsa aynen öyle, dosdoğru olun” dedi, Efendimiz’i ve onun Ashab’ını anlattı. Allah’ın o ihbar-I Gaybi’sine de “Bir sahabe hassasiyetiyle sünneti seniyyeyi ihya edenlerin” layık olabileceğini tembihledi durdu.

“Yaşamayı düşünmek yerine yaşatmayı öğreneceksiniz, kendinizden once etrafınıza faydanız olacak. Bir mum gibi eriyeceksiniz belki ama, size bakan, sizin yaşantınızı gören, Allah’ı ve Rasulünü bir de O’nun ashabını hatırlayacak” dedi. Onun öğüdü hep, “İncinseniz de incitmeyeceksiniz, vurmayacaksınız, kırmayacaksınız, herkese gönlünüzü açacaksınız ki gönüller kazanacaksınız” oldu. 

Kötü mü olurdu Türkiye, dünyaya onun anlattığı gibi insanlar hediye edebilsey

YAZARIN SON YAZILARI

EN ÇOK OKUNAN HABERLER