İman, İslâm ve İman-Amel İlişkisi — 2

Önceki yazımızda imanın asıl yerinin kalb olduğunu ve imanda asıl olanın kalb ile tasdik olduğunu belirtmiştik. Tasdik, iman esaslarının tamamının doğru, hak ve gerçek olduğunu, tereddüt göstermeden tam bir inanç içinde kesin olarak kalben kabul edip onaylamaktır.

Tasdik iki kısımdır:
1. Tasdik-i şuhûdî: Gözle görülen ya da varlığı herhangi bir yolla kesin olarak bilinip algılana bilene inanmaktır. Örneğin; Kur’an-ı Kerim’e inanmak bir tasdik-i şuhûdîdir. Çünkü Kur’an, görülmekte ve okunmaktadır.

2. Tasdik-i gaybî: Deney ve gözleme konu olmayan, duyularla algılanamayan ancak Allah (c.c.) ve Resûlü (s.a.v.) tarafından bildirilmiş olan hususlara inanmaktır. Allah’a (c.c.), O’nun sıfatlarına, meleklere, ilahî kitapların Allah’ın (c.c.) kelâmı olduğuna, peygamberlerin Allah (c.c.) tarafından görevlendirildiğine, kıyamete, ahirete, mizana, sırata, cennete, cehenneme... iman etmek tasdik-i gaybîdir.

Mü’minin, gaybî olan iman esaslarına, sanki onları görmüş, tanımış gibi yakinen inanması gerekir. Buna göre,

Allahü Teâlâ’yı, O’na özgü bütün esmâ ve sıfatıyla bilmesi, tanıması (örneğin; Allahü Teâlâ’nın bir, ezelî, ebedî ve varlığının kendinden olduğuna; eşinin, benzerinin, denginin, ortağının olmadığına; O’ndan başka rab, ilâh, yaratan, yaşatan, rızk veren, yöneten, hüküm koyan bulunmadığına; Allah’ın (c.c.) sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi olup dilediği her şeyi dilediği şekil ve zamanda yaratmaya kâdir, bütün yaratılmışların mâliki, hâkimi, yöneticisi, ibadet ve hamd edilmeye lâyık tek ilâh olduğuna; her şeyi noksansız olarak görüp bildiğine, her sesi işittiğine, evrende hayat bulan her varlığın ve gerçekleşen her olayın, evrendeki nizam, intizam ve varlıklardaki özelliklerin Allah’ın (c.c.) esmâ ve sıfatlarının tecellisi olduğuna inanması) ve bu bilgi ve ma’rifetle Allah’a (c.c.) kulluk etmesi,

YAZARIN SON YAZILARI

EN ÇOK OKUNAN HABERLER