Devlete Değil İnsana İnan
Aktüalite ve aktüel politikayla ilgili yazmamaya özellikle gayret ediyorum. Bu benim için önemli ve temel bir ilke. Dolayısıyla okuyucudan istirhamım, irdeleyeceğimiz güncel ve siyasi bir mevzu gibi gözüken bu konuyu, politik bir meseleden ziyade, verilen örnekle varılmak istenen noktaya dikkat etmesidir. Söz konusu olayı, gerçekleşmesinden bir hayli zaman sonra mevzubahis yapmamın sebebi bu gayretimdir. 23 Haziran 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinden önce herkesin malumu olan ilginç bir TV programı yayınlandı. Fakat toplumumuzun her zaman her konuda yaptığı gibi bu mevzuu da çoktan unutmuş olmaları muhtemel. İki önemli siyasi partinin başkan adayları televizyon ekranında canlı yayında birbirleriyle atıştılar. Tabii daha popüler olan ve herkesin kendisinden daha aklı başında açıklamalar beklediği aday Ekrem İmamoğlu idi. Çünkü bizim toplumumuzun kafası hep böyle çalışır. Yeni olan, popüler olan, düşmanımızın düşmanı olan hep iyidir, hep kurtarıcıdır, her zaman doğru taraftır.
Neyse, konuyu aslından çok da koparmadan asıl meseleye dönelim. Bu TV programındaki Tartışmanın bir bölümünde sorulması kaçınılmaz olan ve her fırsatta 'İstiklal Marşı’nın okunmasının gerekliliği' gibi ''Levm'' edilmesi 'elzem' olan ''Fetö'' meselesine gelindi. Ve bu soru üzerinden de İstanbul’daki vakıfların, dernek ve kuruluşların etkinlikleri, yöntemleri, varlık gayeleri ve pozisyonlarına değinildi. İktidar partisinin adayının açıklamalarını belirtme ihtiyacı bile duymadan, daha aklı başında diye zannettiğimiz muhalif partilerin ortak adayının açıklaması ve konuya yaklaşımı üzerinde durmak istiyorum. Moderatörün bu sorusuna hiç de şaşırmadığım şu açıklamayı yaptı İmamoğlu; 'Ben sadece devlete inanırım. Aslolan devlettir. Devletin güçlenmesine inanan bir ahlaktan geliyoruz. Devlet varken, belediye varken, yurtları neden başka kuruluşlar yapsın'' gibisinden bir sürü 'devlete tapınmacı' açıklama yaptı.
Bence İmamoğlu bu açıklamalarıyla haya
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

