Hizmet hareketinin irtidat/tekfir ile ithamı
Herhangi bir ilim, düşünce ve aksiyon insanı veya hareketi hakkında objektif ve sağlıklı değerlendirmede bulunabilmek ve onlar hakkında doğru hüküm verebilmek ancak onların dünden bugüne düşünce ve aksiyon çizgilerinin; yazılı, sözlü eserlerinin, pratik hayattaki tavır ve davranışlarının bütünlük içinde ele alınıp değerlendirilmesine bağlıdır. Bu şekilde hareket edilmeden, sadece duyuma ve tarafgirliğe dayalı, pek çok yerde gayet net ortaya konulan ifadeleri görmezlikten gelerek veya siyak ve sibak bütünlüğüne riayet etmeksizin, aradan bazı yerleri cımbızlayarak onun üzerine “ontolojik” ve “epistemolojik” değerlendirmelerde bulunmak dahası hüküm bina etmek, hak ve hakikate, ilmi disiplinlere uygun olmasa gerektir.
Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi Diyanet işleri Başkanlığı tarafından bir toplantı da “irtidat” ve “dalalet” ile itham edilmiştir. (1)
Her şeyden önce bir şahıs, grup veya cemaatin “irtidat” veya “tekfir” ile itham edilmesi İslam Dini’nin kriterlerine göre son derece hassas ölçüler ile ele alınması gereken çok mesuliyetli bir konudur. İnsanların imanına veya dinden çıkmasına siyasiler veya onların emri ile hareket eden sözüm ona dini temsil ettiğini iddia eden kimseler karar veremez.
Bu itibarla meseleye Kur’an, Sünnet ve bu iki temel kaynağın doğru anlaşılıp, doğru yorumlanmasını adresi olan ulemanın eserlerine müracaat edilerek değerlendirilmesi gerekir.
İslam’ın temel kaynaklarına göre Bir Müslümanı irtidat veya tekfir ile suçlamak çok tehlikeli ve son derece mesuliyetli bir davranıştır. Hele hele bir kişiyi değil 170 ülkede dine, imana, hizmet eden binlerce mümini tarihte eşi benzeri görülmemiş, en vahşi bir irtidat hareketi olarak nitelendirmek tüyler ürperten bir iddia ve töhmettir.
Oysaki bir Müslümanın yapması gereken -üstelik İslam dini’nin değerlerini öğretmekle görevli insanların- şahısları ve olayları herhangi bir tesir alt
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

