İnsandaki doyumsuz hisler!
İnsanlardaki, pek çok şeye sahip olma arzusunun doğuştan verilmiş fıtrî bir duygu olduğu muhakkaktır. Kur’an bu gerçeği şöyle beyan buyurmaktadır: ‘‘Kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüş, güzel cins atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin hoşuna giden şeyler insanlara cazip gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının geçici bir metaından ibarettir. Asıl varılacak güzel yer ise, Allah’ın katındadır.’’ ( Al-i İmran, 3/14 )
Mala-mülke sahip olma duygusu, diğer bazı duygular gibi ucu açık ve sınırsız nitelikte insana verilmiştir. Sahip olma duygusu hırstan ve tama’dan beslenirse önü alınmaz bir biçimde insanı şirazeden çıkarıp canavarlaştırabileceği gibi, kanaat ve istiğna duyguları ile ta’dil edilirse insanî çizgide kalınabilir. Ayette: ‘‘Gerçekten insan cimri olarak yaratılmıştır. Başı derde düştü mü sızlanır durur. Ama servet sahibi olunca da cimri kesilir.’’( Me’aric, 70/19, 20, 21) buyrulur. İnsanlar mülkün ve melekûtun asıl sahibinin Allah olduğunu ya mal-mülk elden çıkınca veya ölüm yaklaşınca öğrenir. Bir şey daha öğrenirler ki, sahibi olduklarını zannettikleri her şeyin, aslında emanetçisi olduklarını, o emanetlerin de hayatta oldukları müddetçe sadece intifa haklarının kendilerine ait olduğunu.
İnsadaki sahip olma hissi, inkârı mümkün olmayan bir duygu olmakla birlikte, şehvet ve gadap gibi, sınırlandırılması da insana bırakılmıştır. İrade sahibi bir varlık olan insanın, dinî terbiyenin yardımı ile bu duygularını tadil etmesi beklenir. Kâmil insanların ortak vasıflarından birisi de mal ve mülk ile aralarına ördükleri sağlam duvarlardır. Herkes bu kemal noktaya ulaşamadığı içindir ki, dünya imtihanının en zor sorularından biri olan mal ve mülk ile ilişkilerde kazananların sayısı sanıldığı kadar çok değildir. Kaderî fakirlik yerine iradî fakirliği hayat tarzı yaparak yaşamak her babayiğidin harcı değildir. Bu hususta, eline dünyalık ciddi hiçbir imkân geçmemiş olan insanların r
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

