Biliyorum geliyor bahar...
Duygularımızın karıştığı günlerden geçiyoruz. Kolay değil. Onlarca yıl çok acı çektik... Gencecik evlatları koyduk tabutlara.... Atılan her kurşun kalbimize saplandı...
Dinmezken dağlarda bomba sesleri gözümüzün yaşı nasıl dinerdi ki?
Şu günlerde yüreklerimiz iki duygunun meskeni… Dağdan inişler başladı. Bir yanımız açılım diyor bir yanımız karşı koyuyor.. Ne kadar istesek de barışı içimizin bir yanı acıyor inceden...
Unutamayız diyoruz. Unutmuyor kalbimiz....
Bütün bunlar olurken Samanyolu Haber Ekibi olarak Bosna Hersek'e doğru uzandı yolumuz haftasonu...
Onları tanıdık. Savaşın insanlarını, acının ülkesini, hüznün şehri Saray Bosna'yı, dünyanın gözünün önünde yıkılan Mostar Köprüsünü ve bombaların çocuklarını...
Dinlediğimiz her hikayede daha çok döndük içimize. Daha çok sustuk. Daha çok ağladık. Bir kere daha kanadı kalbimiz.
Mermi izli duvarlar, yıkık binalar ve şehitlikler arasında farklı iklimlere doğru sürüklenirken biz; Türk Koleji'nde karşımıza çıktı Fatih Sultan Mehmed Korusu.
Gördük ki; savaş zamanında binbir zorlukla kurulan Türk Koleji, asla buluşamaz denilen üçlüden çiçekler açtırmış sahnede.
Boşnak, Sırp ve Hırvat çocukların dev kadrosu ilk saniyede gözyaşlarına boğdu bizi.
Oysa ki; iki gün boyunca artık Sırplar ile Boşnaklar beraber yaşayamazlar demiştik sürekli.
Bir yandan da aklımıza demokratik açılım geliyordu. İtiraf etmiyorduk ama şüphe düşmüştü kalbimize. Gerçekten açılmalı mıydık ki?
Neyse ki; bu sorular dönüp dururken kafamızda, çıktı karşımıza Fatih'in torunları... İyi ki çıktılar karşımıza.
Onlar söylediler biz ağladık. Biz ağladık onlar söylediler...
Onlar savaşın çocukları; birbirlerini kurşulayan anne babaların, annesiz babasız kalan çocukları. Birlikte çıkıyorlar sahneye. Tüm dünyaya gösteriyorlar istenirse barışın olabileceğini.
Peygamber Efendimiz'in adını haykırıyorlar.
Boşnak bir kız çıkıp söylüyor. Arkas
Onları tanıdık. Savaşın insanlarını, acının ülkesini, hüznün şehri Saray Bosna'yı, dünyanın gözünün önünde yıkılan Mostar Köprüsünü ve bombaların çocuklarını...
Dinlediğimiz her hikayede daha çok döndük içimize. Daha çok sustuk. Daha çok ağladık. Bir kere daha kanadı kalbimiz.
Mermi izli duvarlar, yıkık binalar ve şehitlikler arasında farklı iklimlere doğru sürüklenirken biz; Türk Koleji'nde karşımıza çıktı Fatih Sultan Mehmed Korusu.
Gördük ki; savaş zamanında binbir zorlukla kurulan Türk Koleji, asla buluşamaz denilen üçlüden çiçekler açtırmış sahnede.
Boşnak, Sırp ve Hırvat çocukların dev kadrosu ilk saniyede gözyaşlarına boğdu bizi.
Oysa ki; iki gün boyunca artık Sırplar ile Boşnaklar beraber yaşayamazlar demiştik sürekli.
Bir yandan da aklımıza demokratik açılım geliyordu. İtiraf etmiyorduk ama şüphe düşmüştü kalbimize. Gerçekten açılmalı mıydık ki?
Neyse ki; bu sorular dönüp dururken kafamızda, çıktı karşımıza Fatih'in torunları... İyi ki çıktılar karşımıza.
Onlar söylediler biz ağladık. Biz ağladık onlar söylediler...
Onlar savaşın çocukları; birbirlerini kurşulayan anne babaların, annesiz babasız kalan çocukları. Birlikte çıkıyorlar sahneye. Tüm dünyaya gösteriyorlar istenirse barışın olabileceğini.
Peygamber Efendimiz'in adını haykırıyorlar.
Boşnak bir kız çıkıp söylüyor. ArkasYAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

