Ümidin Arefesinde Bir Bayram

Yine bir ayrılık vakti gelip çatıyor… Bin bir varidatla gelen Ramazan gidiyor… 

Son teravihimizi de samimi insanlarla kılıyoruz dün gece biraz hüzün ve biraz hayretle… Ne de çabuk geçmiş bir ay!… ‘Daha dün başladık sahurla bugün bitirdik iftarla’ diyoruz dostlarla…  

Çay içerken ‘elveda’ diyor kıymetli bir ağabeyimiz güzel sesiyle… Elveda…

Elveda ey Şehr-i Ramazan elveda
Elveda ey Şehr-i Rahmet elveda
Elveda ey Şehr-i Kuran elveda…

‘Elveda, elveda!’ derken, Ramazan ayının hakkını verdik mi yoksa onu zayi mi ettik bilemiyorum? 

Habib-i Ekrem’in (sallalahu aleyhi ve sellem)  ‘kalkan’ dediği orucu, fenalıklara karşı siper ederek, o siperin arkasında bir ayı geçirebildik mi? 

Bir taraftan bu mübarek misafiri memnun edememiş olma endişesiyle bir burukluk yaşıyor, diğer yandan da bayramı mağfiret-i İlahiyeye mazhar olma adına bir lütuf görerek ümit hisleriyle doluyoruz… 

Onun getirdiği maneviyata gönlünü açmış, onunla uyanmış ve dirilmiş ruhlar…
Zulüm altındaki kardeşlerini ve insanlığın yaşadığı sıkıntıları sürekli düşünmüş gönüller, haşyetle ürpermiş sahurunda, iftarında… Ve Arefe günü bayram sabahını bekliyorlar… 

“Ben bu kutsî dava için dünyanın bütün lezzetlerini, zevk ve sefalarını, makam ve mevkilerini terk ettim. Gerekirse ahiret saadetimi de terke hazırım. Siz de hiç olmazsa dünyanızdan biraz fedakârlıkta bulunun.” diyen bir dava adamının peşine takılmış gariplerin bayramı olacak onlarınki… 

“Senelerden beri zalimlerin zulüm pençesinde inleyen bu bîçare, Müslüman kardeşlerinizle geçirmekte olduğunuz bu mübarek ba

YAZARIN SON YAZILARI

EN ÇOK OKUNAN HABERLER