SUSKUNLUKLA BAĞIRANLAR BAĞIRARAK SUSANLAR

Her yönüyle yürek parçalayan ve hata mı, ihmal mi, kasıt mı henüz bilemediğimiz ama bu üç ihtimalin de günlerdir kafamızı kazana çevirdiği bir kaza. Garip olan şu; gün gibi açık sorulup cevap alınabilecek konulurda bile birileri suskunlukla soruyor, cevap vermesi gerekenler bağırarak susuyor. Bazen de bağırarak konuşuyor ancak toplumun beklediği cevaplar çıkmıyor ağzından soru sormalayım diye korkutma çabası seziliyor bu bağırışlardan. Tamam ben de sıkıldım bu girişten. Asıl söylemek istediğime geliyorum. Canım yeterince sıkkın milyonlarca insan gibi. Günlerdir helikopter kazasını konuşuyoruz. Tamam ilk günler ülke olarak acımız vardı, yerini bildeğimiz cenazelerimiz vardı ağırbaşlılıkla sustuk. Peki ya şimdi?! Soruyorum: Helikopterin sinyal verici cihazı çalışıyor muydu çalışmıyor muydu? Bu sorunun cevabını verecek kadar teknolojiye sahibiz sanırım. Günlerdir sorup duruyoruz, buna kimin cevap vermesi lazım ve o kişiler neden susar?! Cevap yok. Helikopterin sahibi firma neden hiç bir şey olmamış gibi susuyor ve de zamanın yaraları sarmasını ve hataları -varsa- kapatmasını bekliyor. Sayın valiye soruyorlar “siz kazadan hemen sonra Yazıcıoğlu bulundu yaralı ama şuuru açık” dediniz. Bu beyanatı neye göre yaptınız, kimden aldınız bu haberi diye soruyorlar sayın vali cevap veriyor “Konuşacağımız bir şey yok. Milletimizin başı sağolsun.” Sayın vali bizim sorumuzun cevabı bu değil. Susmanız gereken yerde konuştunuz ve 6 insanın hayatı söz konusu iken belki açıklamalarınızla çok değerli saatleri har vurup harman savurdunuz şimdi konuşmanız gerektiği yerde neden susuyorsunuz?! Cevap yok. Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu'nun yayımladığı belgede “helikopterin enkazının bulunduğu yer, kaza meydana geldikten sonra 25. 03. 2009 tarihinde saat 16:25'te kurumumuzca tespit edilen ve ilgili merciilere bildirilen yerdir.” deniliyor. Yani, Kurum diyor ki “biz helikopterin yerini kazadan 1 saat sonra tespit ettik.”