Ortaklıklar Üzerine

Son zamanlarda çevremde epeyce girişimciliğe heveslenmiş ve bu anlamda ilk adımlarını atmış veya atmak için düşünce olgunlaştıran insanlar var. Yeni yeni umutlarla, yeni başlangıçlara adım atıyorlar. Şahiti olduğum bu manzaranın içerisinde yer alan insanların bir çoğu hayatlarını başka başka alanlarda iş yaparak geçirmişler. Bir kısmı kamuda değişik görevlerde, bir kısmı özel sektörde farklı pozisyonlarda başarılı kariyerlere sahip olmuşlar. 

Ancak, her biri mesleki kariyerlerinin zirvesindeyken, Sadi-i Şiraz’nin anlatımıyla, ‘Bir zalim huzurunda el pençe divan durmaktansa, kızgın kireci elle yoğurmayı’ tecih etmiş olan İnsanlardır. Hain ve zalim insanların kokuşmuş nefeslerinin oluşturduğu kasırgaların etkisiyle kökleri toplarından sökülmüş, kimisi kırılmış dallarıyla, kimisi de yaralanmış gövdeleriyle farklı farklı coğrafyalara savurulmuşlardır. 

Ne mutlu ki onlar;  ‘Mücadele benim hayatımdır.’ diyen Nelson Mandela gibi, nerede kalmıştık deyip yeni başlangıçlara adım atmakta,  Ernesto Che Guevara’nın deyimiyle ‘Belki hiçbir şey yolunda gitmedi ama, hiçbir şey de beni yolumdan vazgeçiremedi.’ diyerek hedeflerine doğru var gücüyle ilerlemeye çalışmakta ve  Said Nursi Hazretleri’nin ‘Haydi kalk: Çay koy Keçeli! Yeniden başlıyoruz!’ sözünü hatırlayarak hayata yeniden tutunmaya çalışmaktadırlar. 

Aslında ortaklık hayatın her alanında cereyan ediyor. Bazen bir girişimde, bazen bir bilimsel araştırmada, bazen de bir sosyal sorumluluk projesinde... Ama ne yazık ki,  her zaman güzel umutlarla başlansa bile hepsi de uzun ömürlü olamayabiliyor ve beklenildiği gibi sürdürlelemeyebiliyorlar. Bu kötü akibete daha çok; ortakların, daha ortaklık sürecinin başlangıcında, ortaklığa başlarken ve devam ettirirken karşılıklı uymak zorunda oldukları kuralları ve hassasiyet noktalarını, imkanların elverdiği ölçüde belirlememiş ve yazılı hale getirmemiş ol

YAZARIN SON YAZILARI

EN ÇOK OKUNAN HABERLER