YALAN VE İFTİRA ŞENLİĞİ: 15 TEMMUZ

Dr. Selim Koç
Yayınlanma Çarşamba, Temmuz 17 2024
15 Temmuz’u planlayan politikacı, asker ve istihbaratçılar, işledikleri bu büyük suçu, kurdukları bu tuzağı, yalan ve iftira şenlikleriyle masum bir cemaatin ve mensuplarının üzerine yıkmanın peşinde. Fethullah Gülen Hocaefendi, ilk günden itibaren darbe kalkışmasıyla asla bir ilgisinin olmadığını açıkladı. Üstelik bununla yetinmedi. “Uluslararası bağımsız bir mahkemede yargılanmaya hazırım.” dedi ve bu iftiralara meydan okudu. Ancak böyle bir mahkemenin kurdukları tuzağı boşa çıkaracağını çok iyi bilen sağır kulaklar duymadı, duymak istemedi.
Utanmadan ve hiç sıkılmadan yalan ve iftira şenlikleri düzenleyerek 15 Temmuz ve sonrasında işledikleri bütün suçları cemaat mensuplarının üzerine yıkmaya devam ettiler ve ediyorlar. Zira bu sahte kahramanlara, milletimizin kutladığı mübarek gün ve gecelere ya da Kurtuluş savaşına ve Çanakkale zaferine bedel yalancı bir zafer lazımdı. Şimdi de her 15 Temmuz’da büyük zafer kazandık ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden kurduk diye utanmadan sevinç gösterileri yapıyorlar.
Hey yalancı ve iftiracılar! Yalan ve iftira üzerine devlet ve medeniyet kurulmaz. Mülkün temeli, zulüm değil adalettir. İnsanlığın esası, yalan değil sıdktır/doğruluktur. Milletin geleceği yalan ve içi boş kutlamalarda değil, gerçeklerin ortaya çıkmasındadır. Gücünü yalan ve iftiradan/komplodan alanların mumu yatsıya kadar yanar. Onların şenlikleri mum sönene, ampul patlayana kadardır. Fakat “Biz de böyle!” diyorsanız sizi Kur’an ve Sünnetle baş başa bırakıyorum:
Suçu Başkasına Yıkanlar
İnsan hataya/suç işlemeye açık bir tabiata sahiptir. İnsan, sürçer, düşer fakat neden sonra yanlış yaptığını anlar ve iradesini ortaya koyarak tövbe eder ve Rabbine bir kez daha yönelebilir. Fakat bir suç işlemek var bir de işlediği suçu başkasının üzerine yıkma küstahlığı yani masumlara iftira var. İşte Kur’ân bu büyük hayasızlığı açıkça yasaklar: “Kim de bir hata yapar veya günah işler de sonra onu suçsuz birinin/kimselerin üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira etmiş ve ap
Utanmadan ve hiç sıkılmadan yalan ve iftira şenlikleri düzenleyerek 15 Temmuz ve sonrasında işledikleri bütün suçları cemaat mensuplarının üzerine yıkmaya devam ettiler ve ediyorlar. Zira bu sahte kahramanlara, milletimizin kutladığı mübarek gün ve gecelere ya da Kurtuluş savaşına ve Çanakkale zaferine bedel yalancı bir zafer lazımdı. Şimdi de her 15 Temmuz’da büyük zafer kazandık ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden kurduk diye utanmadan sevinç gösterileri yapıyorlar.
Hey yalancı ve iftiracılar! Yalan ve iftira üzerine devlet ve medeniyet kurulmaz. Mülkün temeli, zulüm değil adalettir. İnsanlığın esası, yalan değil sıdktır/doğruluktur. Milletin geleceği yalan ve içi boş kutlamalarda değil, gerçeklerin ortaya çıkmasındadır. Gücünü yalan ve iftiradan/komplodan alanların mumu yatsıya kadar yanar. Onların şenlikleri mum sönene, ampul patlayana kadardır. Fakat “Biz de böyle!” diyorsanız sizi Kur’an ve Sünnetle baş başa bırakıyorum:
Suçu Başkasına Yıkanlar
İnsan hataya/suç işlemeye açık bir tabiata sahiptir. İnsan, sürçer, düşer fakat neden sonra yanlış yaptığını anlar ve iradesini ortaya koyarak tövbe eder ve Rabbine bir kez daha yönelebilir. Fakat bir suç işlemek var bir de işlediği suçu başkasının üzerine yıkma küstahlığı yani masumlara iftira var. İşte Kur’ân bu büyük hayasızlığı açıkça yasaklar: “Kim de bir hata yapar veya günah işler de sonra onu suçsuz birinin/kimselerin üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira etmiş ve ap
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

