Af var, Tasarı var, Ceza İndirimi Var, Gel abi Geeel
Bir umut yaşamak. Umut etmek, beklenti içinde olmak, yarına ait hayaller kurmak, yarın için yapılan tüm dileklerdir aslında, bugün yaşadıklarımızın amacı... Cezaevinde ise umut, beklenti bizi ayakta tutan tek bekleyişlerdi. Her sabah gelen gazeteler tek tek okunur ve siyasi suçlu olan bizlerin çıkışı da siyasi olacağı için, tüm haberlerden tüm köşe yazılarından bir umut bulmaya çalışırdık sebepler dairesinde. Sebepler dairesi diyorum çünkü biz biliyorduk ki bizim yaşadığımız kaderdi ve çıkışımız da ancak kaderin sahibi olan Allah’ın izni ile olacaktı. Bu konuda inancımız sağlamdı ve sadece Allah’a dua ediyor, ona bel büküyor, ellerimizi ona kaldırıp dua ediyor ve yalnız ona yalvarıyorduk. Ne x ile hâkimin kararı bizi mahkûm ediyordu ne de bu kalın demir parmaklıklı hapishane bizi hapsediyordu. Bizi tutan Allah’tı ve bu sürecin hayrını biz anlayamıyorduk. Belki ileride anlayacaktık.
Allah katında mutlaka bir sebebi vardı bu yaşadıklarımızın ve bize düşen sabretmekti. Ama biz de insandık ve sebepler dairesinde olabilecek her ihtimali kurcalıyor, her habere gayri ihtiyari kulak kabartıyorduk. Bu sebepten her gazetenin af tasarısı, ceza indirimi tarzı haberlerini ezberliyor hatta bazen kesip panoya asıyorduk. Televizyonda biri afedersin dese, hemen herkes ekrana bakıp ne oluyor diye dikkat kesilirdi. Avukat görüşünden geri gelen arkadaşa tek tek bütün koğuş af tasarısı veya ceza indirimi var mı diye sorardı. Ve görüşten gelen arkadaş da muzip bir edayla, “Ne lazım, ne vereyim abime?” tarzında şakalarla hem yüzümüzü güldürür hem de anlatmaya başlardı. İstisnasız tüm avukat görüşlerinden sonra aynı sorular aynı heyecanlarla sorulur ve aynı diyaloglar aramızda gel-git yapardı. Zaten artık belli bir zaman sonra da şaka konusu olmuştu. Her gelen, “Ne vereyim abime, gel abi gel, af var, yasa var, tasarı var, gel abi geel.” diye bağırırdı koğuşa.
Kimisi kendini fena kaptırmış, farklı siyasi tezlerinden sonra üç aya kalmaz çıkarız di
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

