Zamanı yaşamada hüsran uğramamak

İnsanların kıymetini takdirde en çok yanıldığı ve hakkıyla değerlendiremeyip bozuk para gibi harcadıkları nimetlerden biri “zaman”dır. Öyle ki zaman, buzların elinizde eriyip akıp gittiği gibi hızla akıp gidiyor; giderken gençliği de beraberinde  götürüyor ve bizimle birlikte zaman da ihtiyarlıyor. 
Cenab-ı Hakk’ın (celle celâlüh) insana, ebedî ahireti kazanabilmesi için bahşettiği hayat, zaman tanziminden yoksun yaşanırsa hakkıyla değerlendirilemez ve bereketsiz, verimsiz kalmaya mahkum olur. Nitekim, hayatın asıl gayesini dikkate almadan planlanan ve bireylere istek ve iradeleri dışında dayatılan eğitim sisteminin müfredatıyla 6-7 yaşından 23-24 yaşına kadar sırf ezbere dayalı sınavları geçebilmek 
için geçen harcanan yıllar, ilimden, sanattan, zenaattan, üretimden bîhaber; düşünmeyen, sorgulamayan bir yığından ibaret gençliği netice veriyor. Akabinde, ekseriyetle, öğrenimini gördüğü alan ile alakası olmayan, geçim için tercih edilmek zorunda kalınan bir meslek. Ve temeli sağlam atılmamış bir geçmişin bedeli olarak,geçinebilmek için neredeyse tam zamanlı çalışmak zorunda kalınan; ev, iş, yeme, içme, uyku monotonluğunda ve kendisine de ailesine de toplumuna da fayda  sağlayamadan harcanıp giden verimsiz bir ömür. Böyle hayat süren bireylerden oluşan toplumlarda tefsir, hadis, fıkıh, kelâm gibi dinî; tıp, matematik, astronomi, fizik, kimya, sosyoloji gibi müspet ilimler alanında, teknolojide yetkin ilim insanları;  sanatta, zenaatta mahir ustalar yetiştirip yeni eserler üretebilmek, buluşlar  gerçekleştirebilmek mümkün görülmediği gibi hukuk ve adaletin tam tesisi de neredeyse imkansız olmaktadır.

Çünkü sistem; sadece kendini düşünüp menfaatini önemsemeyi, neme  lazımcılığı ve buna bağlı olarak aç olanı, acı çekeni, mağdur olanı, haksızlığa uğrayanı duymamayı, görmemeyi, bilmemeyi aşıl

YAZARIN SON YAZILARI

EN ÇOK OKUNAN HABERLER