Ortadoğu politikamızı değiştirmek zorundayız
AKP’nin, Ahmet Davutoğlu öncülüğünde çizilen Ortadoğu politikasının, bölgede baş gösteren ve Arap Baharı olarak anılan halk hareketlerinin etkisiyle keskin sapmalara uğradığı artık açıkça gözükmektedir. Arap Baharı sonrasında oluşan sosyal ve siyasi ortam nedeniyle Recep Tayyip Erdoğan Arap sokaklarında kahraman olarak görülmekteydi. Bunun nedenlerinin başında Arap ülkelerindeki diktatörlerin yıllarca iktidarda durup halkın refahı için hiçbir icraatta bulunmaması, bunun yanı sıra ülkeyi kendi maddi çıkarları doğrultusunda yönetmeleriydi.
Bunun aksine Recep Tayyip Erdoğan, iktidarı boyunca Türkiye’nin kalkınması için birçok icraatta bulunmuş, refahını arttırmış, uluslararası alanda Türkiye’nin itibarını yükseltmişti. Bunun ötesinde demokrasi ve insan hakları alanında da Arap dünyasının özlemini duyduğu birçok reforma ve yeniliğe imza atmıştı. En can alıcısı ise hiçbir Arap liderin yapmaya cesaret edemediği “one minute” vakasıyla İsrail’e teatral başkaldırısıydı. Tüm bunlar Arap sokaklarında Erdoğan’ı gerçek anlamda kahraman yapmıştı.
Arap sokağının da teveccühünü arkasına alan AKP Hükümeti, dış politikamızda, ilkesel duruş adı altında, halk hareketlerini açıkça destekler bir tutum sergilemeye başladı. Devrimlerin yapıldığı ülkelerde iktidara Müslüman Kardeşler eğilimli oluşumların gelmeye başlaması da Erdoğan’ın başını iyice döndürmeye yetti. Birilerini kendini halife gibi görme noktasına getirdi.
İşte bu noktadan itibaren AKP’nin Ortadoğu politikasının rasyonellikten çıktığını, tamamen şahsi çıkarlar ve popülist söylemler üzerine kurgulanmaya başladığını söyleyebiliriz. Artık Türkiye’nin çıkarları değil bölgeyi halifelik vb bir çatı altında birleştirme hayalini gerçekleştirecek bir dış politika güdülmeye başlandı.
Ancak Mısır’da Müslüman Kardeşlerin iktidarı kaybetmeleri, diğer ülkelerde de dini eğilimli yönetimlerin güçten düşmeleri, özellikle Esed’in R
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

