Muhavere
Ne kendi etti rahat,
Ne dünyaya verdi huzur,
Geberip gitti,
Düşünsün ehli kubur
Şahıs 1: “Ben, özel vazifeli bir insanım, seçilmiş kişiyim. Ben ‘gaye’ insanım. İslam dünyasının makus talihini değiştirmekle görevliyim. Bunlar da kim oluyor ki! Benim İslam dünyasının lideri olma iddiasında bulunduğumu söylüyorlar... İddia değil bu. Gerçek!”
Şahıs 2: “Bilmez olur muyum efendim? Ben aslında İslam dünyasının işlerinden pek anlamam. Ama, işittiklerimden çıkarttığım kadarıyla, çok isabetli bir tespit...”
Şahıs 1, yüzünü buruşturur, danışmanlarına döner: “Neymiş, bu iddia yanlışmış, hatta uydurmaymış!”
Şahıs 3: “Efendim, daha iyi ya! Bu iddia yanlış diyorlarsa, kesinlikle doğru yoldasınız demektir.”
Şahıs 1: “Ne söylüyorsun sen yahu?”
Şahıs 3: “Efendim, çok açık ve net, onların iddianın yanlış olduğunu söylemeleri, doğru yolda olduğunuzun en büyük kanıtı.”
Şahıs 1: “Ama nasıl olur?”
Şahıs 2 atılır: “Nasılını herkesten daha iyi siz bilirsiniz. Aylardır, öyle politikalar, basın kampanyaları, istihbarat destekli psikolojik harekatları yürüttük ki, ülkede herşey istediğimiz kıvama geldi. Doğruyu ancak siz belirler hale geldiniz. Dün doğru dediğinize, bugün yalan dediğinizde; dünkü dostunuzu bugün düşman ilan ettiğinizde, kimse size itiraz etme cüretini gösteremiyor, sorgulayamıyor. güce hükmettiğiniz gibi, doğrunun tekelini de tek başınıza elinizde bulunduruyorsunuz. Bu nedenle, yanlışı doğru kılma ayrıcalığına sahipsiniz!”
Şahıs 3, Şahıs 2’nin prim yapmasından endişelenir: “Kafanıza takmayın, bakmayın başkalarının ne dediğine efendim... ‘Sıfırlamak’, ‘humus’, ‘yezid’, ‘villalar’, bunlar boş laflar... İslam dünyasının dertlerine derman olacak eşsiz lidersiniz.”
Birinci şahıs,
YAZARIN SON YAZILARI
EN ÇOK OKUNAN HABERLER

